Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde Yaşanan Ekonomik Krizler ve Sorunlar

Türkiye Cumhuriyeti geride bıraktığı 95 yıl içinde birçok ekonomik kriz ve problemle karşı karşıya kaldı. Önemli gördüğümüz olayları sıralayarak sizlere bir kesit sunmak istedik.

14 Ocak 1942 – Ekmek Karnesi Uygulaması

1942 ekmek karnesi uygulaması sırasında bir ekmek kartı

Dünyada ağır bir ekonomik krizin ertesine denk gelen bir dönemden çıkılıyordu. Savaş ekonomisi yıllarında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin işleyişinde yaşanan problemler, erkeklerin askere gitmesiyle üretici nüfusta yaşanan azalmanın yanında üretim araçlarının da orduya seferber edilmesi sonucu buğday üretimde yaşanan sıkıntı ekmek karnesi uygulamasının nedenlerindendir. Aynı dönemde II. Dünya Savaşı’nın yarattığı ekonomik sorunları aşabilmek amacıyla Milli Koruma Kanunu çıkartılmıştı. Fiyatların şişmesi ile birlikte karne uygulamasına geçilmesi şart oldu. Uygulama, 9 Ocak 1942 tarihinde hükümet nezdindeki açıklamalar ile birlikte halka duyuruldu; 14 Ocak 1942 itibarıyla da pilot kent İstanbul’da başlatıldı.

7 Eylül 1946 – İlk Büyük Devalüasyon

7 Eylül Kararları olarak bilinen ve Recep Peker Hükümeti’nin gerçekleştirdiği devalüasyonla Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin ilk büyük devalüasyonunu 7 Eylül 1946 tarihinde yaşadı. Bunun sonucunda, ABD Doları % 116’lık bir artış ile 1.83 TL’den 2.83 TL’ye yükseldi; ekonomik krizle karşı karşıya gelindi.

4 Ağustos 1958 – İkinci Büyük Devalüasyon

İkinci büyük devalüasyon ise Adnan Menderes Hükümeti döneminde doların 2.83 TL’den 9 TL’ye fırlaması ile yaşandı; yine bir ekonomik kriz ülkeyi etkisi altına aldı.

1959 – Bütçe Açığı

Bütçe açığının 266 milyon dolara yükselmesiyle hayat pahalılığı noktasında dünya sıralamasında en başlarda yerimizi aldık.

1 Ocak 1961 – IMF ile Stand-by Anlaşması

Türkiye-IMF ilişkilerinin başlaması bu tarihe rastlar. 1 yıl süren ilk anlaşma 31 Aralık 1961’de sona erdi. Ancak sonraki on yıl boyunca her sene Stand-by Anlaşması yenilenerek IMF’den destek alımı sürdürüldü.

1 Ocak 1961 tarihine ait bir gazete kupürü

10 Ağustos 1970 Devalüasyonu

Bu tarihte 31 tane Bakanlar Kurulu Kararı’nın Resmi Gazete’de yayımlanması ile kitap kalınlığında tedbir paketi ortaya konmuş. Yapılan devalüasyon ile 1 ABD Doları 9 TL’den 15 TL’ye çıkmış; yine bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalınmıştır.  Kimi tarım ürünlerinde ise kur 12 TL olarak belirlenmiş, malların ihracından doğan kur farkını önlemek amacıyla ise bir fon kurulmuştur.

1973 Ekonomik Krizi – OPEC Krizi

OPEC krizinde tüm dünyada petrol ürünlerini bulmakta zorluklar yaşandı.

6 Ekim 1973 yılında başlayan Arap-İsrail Savaşı ile birlikte Arap Devletleri petrol fiyatlarını artırmış, önceki yılların tüketim-üretim oranlarındaki dengesizlik ekonomik krizin derinlemesine hissedilmesine yol açmıştır. OPEC ülkeleri savaşla birlikte petrol fiyatlarını artırma yoluna gidince petrolün mülkiyeti büyük ölçüde üretici ülkelerin eline geçmiştir. 1974 Petrol Krizi Türkiye’yi de derinden etkilemiş, ihracat gelirinin büyük bir kısmı ancak petrol ithalatının maliyetini dengeleyebilecek şekilde kullanılmıştır. Bu ekonomik krizin bir sonucu olarak OECD çerçevesinde içinde Türkiye’nin de yer aldığı “IEA” (Uluslararası Enerji Ajansı) kurulmuştur.

1978 – Temel Tüketim Ürünleri Kuyrukları

1978 yılında yağ kuyruğu için halkın Haydarpaşa Garı’nda toplandığına ilişkin bir haber kupürü

 

Bugünlerde önceki yılların ekonomik krizleri ve Kıbrıs Barış Harekatı sonucu uygulanan ambargo nedeniyle et, süt, yağ, margarin, sigara, petrol ürünleri gibi ürünlerin temininde sorunlar yaşanmış, insanlar bu ürünlere erişebilmek için uzun kuyruklar oluşturmuştur. Ürünlerin çoğu karaborsaya düşmüş; 1979 yılına gelindiğinde ise mazot karne ile verilmeye başlanmıştır.

1 Şubat 1980 Ulaşım Zammı

İstanbul Adalar sakinlerinin 1980 yılında ulaşım zammını protesto etmek için biletsiz vapura binmesine ilişkin kupür

İstanbul-Adalar abonman biletlerinin yaklaşık 5 kat zamlanması ile kriz yaşanmış, İstanbul’da ulaşım zamları vapurlara biletsiz binilerek protesto edilmişti.

94  Ekonomik Krizi – 5 Nisan Kararları

5 Nisan Kararları sonrası Tansu Çiller piyasanın durumu hakkında açıklama yaparken

Öncesinde “faize baskı” ve “piyasaya müdahale” gibi hatalar, yapılacak seçim etkisi ile likiditenin fazla olması ve hataların artarak sürmesi “dövize hücuma” neden oldu. 13 Ocak 1994 yılında Moody’s Türkiye’nin puanını BAA3’ten BA1’e indirince piyasaları saran panik havası şiddetlenerek ekonomik krize yol açtı. Piyasalarda oluşan farklı döviz kurları ile birlikte Merkez Bankası döviz satma yoluna gitti. 26 Ocak’ta %13.6 oranında bir devalüasyon yapıldı. Bu dönemde banka faizleri % 1000 olurken dolar kuru 27.000 TL’ye kadar çıktı. Devalüasyonün tetiklediği yeni devalüasyonlar ekonomik krizi derinleştirdi. 5 Nisan tedbirleri ile dolar 40.000 TL’yi buldu. Tansu Çiller’in başbakan olduğu sırada yaşanan ekonomik kriz kişi başı milli gelirde 1283 dolarlık bir düşüşe mal oldu. Bu, son dönemde Türkiye’nin yaşadığı en büyük ekonomik krizlerden biriydi.  % 150 gibi tarihte az görülür cinsten bir enflasyon oranı ile dar ve sabit gelirliler büyük bir yük altında ezildi. Bu dönemde üç bankanın birbiri ardına kapatılması kararı alındı. Kararlar ile ağır vergi yükü artarken, tarımsal desteğin sınırları daraldı.

21 Şubat 2001 Ekonomik Krizi

Ekonomik Kriz sonrası halkın durumunu gösteren bir tablo

Bu tarih Türkiye’nin ‘Kara Çarşamba’sı olarak tarihe geçmiştir. Nedenlerinin izini 90’ların ortalarına dek sürmek mümkün olsa da, bu sırada yaşanan siyasi kriz, bu ekonomik krizi derinleştirmiştir. 1998 Rusya ekonomik krizi ile Türkiye’den Uzakdoğu sermayesi ve Rusya’nın çekilmesi, 99 depremi ile sanayi bölgesinde yaşanan tahribat ve ekonomi gücünün zayıflaması, ülkeye giren sermayenin artmasının aksine enflasyonun artması, yine aynı yıl ithalatın da artması sonucu dış açığın büyümesi ile bankaların likidite sıkışıklığı yaşaması, gecelik faizin Ekim’de %39’a;  Aralık’ta ise % 183’e çıkması ekonomik krizin nedenleri arasındadır. 19 Şubat 2001 tarihinde Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen MGK toplantısı ile birlikte, dile getirilen rahatsızlıklar ve gerilim sonucu toplantı gergin bitmiştir. Ekonomi siyasi gerginliğe ani tepki göstermiş, Merkez Bankası’nın 7.5 milyar dolar çekmesi ile ekonomik kriz alevlenmiştir. 21 Şubat’a gelindiğinde gecelik faiz bankalarda % 6200’e tırmanmıştır. Merkez Bankası döviz rezervi 27,94 milyar dolardan 22,58 milyar dolara gerilemiştir. Dalgalı kur sistemi ile birlikte esnaf ve halk için zorlu süreç başlamış, bir esnaf “Sayın Başbakanım al! Ben bir esnafım!” diye bağırarak dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in üstüne yazar kasa fırlatmıştır. Bu ekonomik kriz tarihe “Kara Çarşamba” olarak geçmiş, 15.000’e yakın şirket iflas etmiştir. İşsizlik oranı büyümüş, milli gelir 200 milyar dolardan 150 milyar dolara kadar gerilemiştir.

2001 Ekonomik Krizi’nde Ecevit’e yazar kasa atılırken…

Yorum yazabilirsiniz