Zelig: 1920lerde Modernitenin Absürt Eleştirisi

Zelig modern dönem insanın kişilik arayışının absürt komediyle ve ironik unsurlarla ele alınmış bir eleştirisidir. Sizi güldürürken düşündürür.

İnsan sosyalleştikçe hayata tutunan bir varlıktır. Sığ dedikodunun dışında profesyonel dedikodu mekanizmaları ile de bu varlığını korumaya devam etmektedir. Bu paylaşım ve bilgiye hakim olma ise toplumdaki statüde belirleyici olabilir. Bir taraftan da mutluluğun formülü olarak görülebilir.

Dışlanma, bir insanın sosyal travmasıdır. Yapılan bilimsel araştırmalar ve evrimsel psikologların açıklamaları bu yönde birçok çalışmaya yönelindiğini de göstermektedir. 2010 yılında New York’taki Rutgers University’de yapılan bir araştırmada eski sevgililerinin fotoğrafları gösterilen bireylerin MRI taramaları sonucunda beyinde uyarılan kısmın fiziksel şiddet etkisiyle uyarılan bölümle aynı olduğunu gösterdiler. Deneyin sonuçları şaşırtıcıydı. Evrimsel psikolojida bir görüşe göre ilkel kabile dönemlerinde dışlanmışlarsa, ölümle eşdeğer görülüyordu. Bugün yaşadığımız tepkiler de bu evrimleşme aşamalarından kalmış olabilir.

Yine evrimsel psikolojide ritüellerin ayrı bir yeri vardır. Gündelik hayatta bütün rutinlerimiz bir süre sonra bizi onları yapmaya zorlamaya iter. Nitekim herhangi bir madde bağımlılığı, yeme alışkanlığı, dinsel ritüeller, tikler ve mimikler bu anlamda bizim karşılaştığımız durumlara karşı yarattığımız davranış biçimlerinin altında yatan durumlardır. Filmdeki karakter Zelig ise her durumda farklılaşmayı kendine bir ritüel haline getirmiş bir farksızlık ortaya koyan bir kişiliğe sahip oluyor. Onu harekete geçiren şey, karşısındaki durumlara karşı kendini var edebilme problemine aradığı cevaplar oluyor.

Modern çağın temel problemi toplumsal anlamda var olabilme problemidir. Yaratıcı yıkıcılığın değer gördüğü bir çağın ortasında, yıkılan şeylerin içinde kendini yıkılan şeyin yerine koyabilme problemidir de aynı zamanda.

Bu nedenle modern toplumlarda da insanlar, toplumda kendilerini var edebilmek açısından çeşitli kişilik manevralarında bulunurlar. İşte 1920 yıllarının Amerika’sında geçen Leonard Zelig’in hayatını anlatan kurgu belgesel, zeka dolu bir espiri altyapısına sahip bir film. Film kısa sürmesi ile ve akıcı ritmiyle sıkıcılıktan uzak sıcak bir atmosfer yaratıyor. Modern toplumda insanın kendisine yabancılaşması ve dışlanmanın sancılarını derinden eleştiriyor. Filmde sembolik öğelerle modern toplum eleştirisinin izlerini görebiliyorsunuz. 20’lerle başlayan kurgu, Hitler’i de barındıran sahne ile nihayete eriyor.

Başarılı yönetmen Woody Allen kıvrak zekası ile size absürt komedinin derinliklerinde anlar yaşatıyor.

Film aynı zamanda IMDB kullanıcıları tarafından 7.8 olarak puanlandırılmış.

Woody Allen tarafından çekilmiş en tanınmış filmlerinden birisi olan Zelig kahkahaya dönüşen bir paradoks sunmaktadır.

Zelig’e Kısa Bir Bakış

Filmde Leonard Zelig, tanıştığı kişilerin görünümleri ve kişiliklerine bürünme kabiliyetindedir. Zelig’in kaybolması üzerine bir Çin Mahallesi’nde Çinli olarak bulduklarında akıl hastalığı teşhisi ile onu doktor gözetiminde tutarlar. Onun tedavisini üstlenen Dr. Eudora Fletcher ise bir anda karşısında zamanla psikiyatra dönüşen birini bulur. Bu durum bir süre sonra onun medyatikleşmesine aracı olur ve zamanla ülkenin ve dünyanın gündemine oturur. Ve hikaye bu kurgu üzerinden sürer.

Woody Allen’ın aynı zamanda başrolde olduğu filmde, usta oyuncu başarılı bir oyunculuk performansı da sergiliyor.

Film modern dönemin eleştirisini Amerika’da 1920’li yılların hayat tarzı ve medyadaki ‘haber değeri’ dedikoduculuğunun absürt eleştirisi ile sunuyor.

Zelig karakteri karşısındaki kişilikleri her koşulda güçlü görüyor olarak düşünebiliriz.

Dr. Fletcher psikanaliz seanslarında başarısız olsa da, Zelig’in yöntemini ona uygulayarak onun taktiğini iptal eder. Bu durumda Zelig karşısında güçlü bir karakter yerine kendisine bürünen birini bulur. Bu durum onda benzemesi gereken şeyin belirsizliği olur. Karşısında kendini gören Zelig, kendisinin nasıl olduğunu kabullenmek zorunda kalarak Fletcher’a kendisini teslim eder.

Zelig Filminin Alt Metinleri

Filmde ilginç bir detay ise kişisel kanaatimçe erkek egemen topluma işaret eden alt metin. Her ne kadar Zelig karşısında bulunan bireylere dönüşme ritüelini gerçekleştirse de, kadınların arasında kadınlaşmamaktadır. Çünkü kendini onlardan ‘güçlü’ gören bir karakter olan erkeğin egemenliği eleştirisini çaktırmadan bize göstermektedir.

Modernizmin eleştirisine ilişkin diğer ilgi çekici bir alt metin ise filmde, bütün doktorların Zelig’in ‘hastalığının’ altında biyolojik bir neden aramasıdır. Fakat onun tedavisine yönelen Dr. Fletcher burada dilsel bir çözümleme yoluna gitmektedir. Burada diğer doktrolar ile Dr. Fletcher arasında bir yaklaşım çatışması bize modern bilimin yarattığı materyalist psikoloji eleştirisini sunmaktadır. Çözüm ise psikanalitik yöntemde yatıyor gözükmektedir.

Zelig, bana Karamozov Kardeşler’deki efsane repliği hatırlatıyor. Tekrar hayata geri gelen İsa’yı tutuklatan Büyük Engizisyoncu özgür iradenin insanlar üzerinde bir yük olduğunu ifade ederek ona şunları söyler:

“Dedim ya sana, zavallı bir yaratık olan insanoğlunun baş derdi, kendilerine doğuştan bağışlanan özgürlükten sıyrılıp bunu bir an önce başkalarına devredebilmektir.”

İşte Zelig karakteri de bu noktada kendi iradesini karşı tarafa devreden bir insan mahiyetindedir. Kendisini karşısındakine teslim ederek bu yükten kurtulmaktadır.

Filmin mesajı bu noktada açıktır. Tedaviyi her türlü belirlenimcilikle karşılasanız da tıp nihai çözüm değildir. Fletcher’ın sevgisidir onu kendine getiren.

Zelig Filmine Teknik Açıdan Bakmak

Zelig filmi kısa süren çekimlerine rağmen uzun süren bir ön yapım aşamasına maruz kalmış. Filmin kurmaca belgesel olması, onun tarihteki çeşitli gerçek kişilerin yanında yer verilmesinden kaynaklanıyor. Benzer bir teknik daha sonra Forest Gump’a ilham kaynağı olmuş bile olabilir.

Filmin görüntü yönetmeni “The Godfather” serisinin görüntü yönetmeni Gordon Willis. Görüntü yönetmenliği ona Oscar adaylığı getirirken, kullanılan eski teknikler ve eskitme teknikleri ile montaj aşamaları sıradışı bir etki yaratmış. Ön yapım aşamasının bu kadar uzun sürmesi ise bu nedenle kaynaklanıyor.

Profesyonel çekim dışına çıkılan ‘eskiye ait’ kusurulu çekimler ise inandırıcılığı arttırıyor. Filmde kurmaca olan salt karakterimiz değil, aynı zamanda karakter hakkında bir filmdir de aynı zamanda. Allen, tarihte gerçekten bir film varmış gibi, Zelig hakkında çekilen film etiketinde tarih de gösteriyor. Aynı zamanda dönemin çeşitli kanaat önderleri de sanki gerçekten böyle bir karakter varmış gibi konuşturuluyor.

Yazarın daha fazla yazıları için tıklayınız.

Yorum yazabilirsiniz