Kaygı ve Uykusuzluk Birbirini Çift Yönlü Tetikliyor

Nörobilim Derneği’nin 4 Kasım’da gerçekleşen yıllık toplantısında bilim insanları sağlıklı yetişkinlerde, gece boyunca maruz kalınan uyku yoksunluğunun ertesi sabah kaygı ile sonuçlandığını ve beyin aktivitesinin değişerek kaygı ve uykusuzluk arasında çift yönlü bir ilişki olduğunu ortaya koydular.

Anksiyete bozukluğu olan kişiler genellikle uyku güçlüğü çekerler. Yeni sonuçlar ise ters bir etkinin de olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Zayıf uyku da kaygı ile sonuçlanmaktadır. Bu da kısır bir döngü oluşturmaktadır.

Harvard Tıp Okulu ve Boston’daki Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi’nde bir uyku araştırmacısı olan ve çalışmanın içinde yer almayan Clifford Saper, yapılan çalışmanın “iki yönlü bir etkileşim” olduğunu gösterdiğini belirtiyor ve ekliyor:

“Uyku kaybı kaygı için daha da kötü sonuçlanıyor, ki bu da uyumayı daha da zorlaştırıyor.”

Testler kaygı ve uykusuzluk için çift yönlü ilişkiyi gösteriyor

Her ikisi de Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde uyku araştırmacıları olan Eti Ben Simon ve Matthew Walker, 18 sağlıklı insanın kaygı düzeylerini inceledi. Bir gece boyunca uyku ve uyanıklık hali gözlenen bu insanlar üzerinde gözlemin ertesi sabah kaygı testi yapıldı. Bu sağlıklı kişilerde uyku yoksunluğu ile birlikte anksiyete düzeyleri uyudukları zamana göre yüzde 30 daha yüksekti. Ben Simon’un 5 Kasım’da bildirdiği üzere bu kişilerdeki kaygı düzeylerinin anksiyete bozukluğu olan insanların seviyesine ulaştığı belirtildi.

Bu bir anlamda uykusuz kalan bireylerin beyin aktivitelerinde değişiklik meydana geldiğini ve kaygı ve uykusuzluk arasında derin bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Fonksiyonel MRI taramaları sonuçları duygusal görüntülere tepki olarak duygu ile ilişkili beyin bölgelerinin daha aktif olduğunu gösterdi. Ayrıca anksiyete üzerinde frenleyici etki yaratan prefrontal korteksin daha az aktif olduğu gözlemlendi.

Ben Simon ise sonuçların kötü uykunun “sadece bir semptomdan ibaret” olarak kaynaklandığını, ancak bazı durumlarda bir neden olabileceğini ileri sürüyor.

Anksiyete bozukluğu, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından 2013 yılında en az altı aylık sürenin çoğunda birtakım olaylar ya da etkinliklerle ilgili aşırı kaygı ve kuruntu ile giden, kaygı ve kuruntuya huzursuzluk/gerginlik, kolay yorulma, odaklanmakta güçlük çekme, kolay kızma, kas gerginliği ve uyku bozukluğu belirtilerinden en az üçünün eşlik ettiği bir ruhsal bozukluk olarak tanımlanmıştır. Yaşam boyunca yaklaşık yüzde 5 oranında yaygınlık gösterir ve kadınlarda erkeklerden 2 kat daha sık görülür.

Daha fazla Kısa & Net bilgi için tıklayınız.

Kaynak:

sciencenews.org/

Yorum yazabilirsiniz